Kur'ân Harfleri - قرآن حرفلرى

Doğunun suhufu Bağdat'ta nakşedilir

e-Posta Yazdır PDF

Geleneğin temasını ve dokusunu alıp, dijital ortamda hat sanatını baştan oluşturan, çağdaşın sadeliği ile geçmişin süsünü birleştiren, harflerin kıvrımlarıyla neşenin olsun kasvetin olsun hayatın tüm yönlerinin nüanslarını ahenkle dans ettiren Bağdatlı bir üstâd, Malik Anas ile söyleşi.

Hat sanatına olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Bu aşkın hikâyesi nasıl başlıyor?

Çocukluğumdan hatırladığım binlerce kitabın arasında büyüdüğüm! Ailem Irak’taki en eski kitapçılardan birinin, 1936’da kurulmuş el-Muthanna Kütüphanesi’nin, sahibidirler ve doğal olarak ben de eski kitaplar ve hat ile içiçe büyüdüm. Neredeyse her kitabın kapağı veya girizgâhı hat ve kompozisyon açısından bir sanat eseri gibiydi; öyle ki kitapların adlarını kapaklarının tasarımından, kapaklardaki yazıda kullanılan hat türünden yola çıkarak hâlâ hatırlayabiliyorum. Nitekim 15 yaşlarında hat yoğun olarak ilgimi çekti ve farklı tarzlar arasındaki farkları öğrenmeye başladım... hatta resmen başlamam böyle olmuştur.

Son Güncelleme ( Pazartesi, 08 Mart 2010 14:53 )
 

Kur'andaki tevâfuklar hattatın kendi hüneri olamaz mı?

e-Posta Yazdır PDF

Soru: Tevafuklu Kur'an'da, Allah kelimelerinin alt alta gelerek tevafuk etmesi Kur'anın bir mucizesi midir? Hattatın kendi hüneri olamaz mı?

Cevap: Asla kendi hüneri olamaz. Çünkü Kur'an'daki tevafukları ilk olarak keşfeden ve böyle bir Kur'anın yazılması emrini veren Üstad Bediüzzaman Hazretleridir. Böyle büyük bir zatın Kur’an’a ait olmayan bir özelliğin Kur’an’a ait olduğunu söyleyebileceği asla düşünülemez. Tevafuklı Kur’an onun emriyle ve en yakın ve en çok değer verdiği, mümtaz bir talebesi olan Ahmed Hüsrev Efendi tarafından yazılmış ve bu Kur’an’la Üstadının çok büyük takdir ve beğenilerini kazanmıştır. Ayrıca Üstad Bediüzzaman Kur’an’da olmayan bir şeyi değil, gözüyle gördüğü bir harikanın yazılarak geliştirilmesini emretmiştir.

Bu meseleyi etraflı bir şekilde ve Üstad Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'da geçen izahlarına dayanarak açıklamaya çalışalım:

Son Güncelleme ( Salı, 16 Şubat 2010 15:05 )
 

Bediüzzaman ve Yeni Harfler

e-Posta Yazdır PDF

Soru: Üstad Bediüzzaman'ın yeni harflere bakışı nasıldır? Risalelerin yeni harflerle basılmasına ne zaman izin vermiştir?

Cevap: Bediüzzaman Hazretleri, risalelerin Latince olarak basılmasına 1956 yılında izin vermiş ve o tarihten itibaren, başta Ankara, İstanbul olmak üzere beş vilayette basılmaya başlanmıştır.

Bununla birlikte Üstad Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’daki beyanlarına baktığımızda, bu müsaadesinin Nur Talebeleri için değil risaleleri bilmeyen diğer ehl-i imanın istifadesi için olduğu anlaşılmaktadır. Yani, Üstad’ın Latin harflerine müsaadesi, cemaatin artık hatt-ı Kur’an’ı bırakarak yeni harflere geçmesi için değil, dışarıdaki ehl-i imanın istifadesi içindi.

Emirdağ’da iken, risaleleri Osmanlıca olarak tamamını matbaada basma teşebbüsü üzerine yazdığı aşağıdaki mektubda, ‘talebelerin latin harflerini tercih etmesi’ ihtimaline binaen inayet-i ilahiyenin eski harflerle dahi matbaa kapısını açmadığının kalbine ihtar edildiğini şöyle beyan ediyordu:

Son Güncelleme ( Pazar, 21 Şubat 2010 08:35 )
 

Benden Güzel Yazar

e-Posta Yazdır PDF

Seyyid Abdullah, Hafız Osman’ın talebelerinden ünlü bir hattattı. Zamanın ileri gelenlerinden bir zatın sorması üzerine, hocası Hafız Osman’ın, Seyyid Abdullah’ı göstererek:  “Seyyid Çelebi budur. Benden güzel yazar.” dediği dillerde dolaşmıştır.

Bu cevap üzerine orada bulunan Seyyid Abdullah: “Utancımdan neredeyse kalem gibi ikiye bölünecektim.” demiştir. Çünkü Hafız Osman o zamana kadar böyle bir söz söylememiştir.  Seyyid Abdullah’ın gerçekten büyük bir hattat olduğunu devrin padişahı Sultan III. Ahmed’in kendisine göstermiş olduğu yakınlık ve sevgiden de anlamak mümkündür. Bu sebeple hattatımız padişahın isteği üzerine bir Kur’an-ı Kerim yazmış olup, gerek tezhibi ve gerekse cildiyle sanat şaheserlerimiz arasında yer almıştır.

Son Güncelleme ( Pazar, 21 Şubat 2010 08:32 )
 
Sayfa 2 / 17

namaz.name